23 Ekim 2011 Pazar

KARA BULUTLAR

Kara bulutlar geziniyor üzerimizde. Van'da meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde yüzlerce kişiyi kaybettik.Çok sayıda yaralı olduğunun bilgisi veriliyor. Arama kurtarma çalışmaları başladı fakat elektrikler olmadığı için profesyonel olmayan şekilde ilerliyor.

Deprem bir Türkiye gerçeği.Coğrafi yapı olarak her an deprem olma riski var. Fakat biz bu bilince bir türlü sahip olamıyoruz.Yeterince eğitim yok.Binalarımız depreme karşı dayanıklı değil.Sonuç olarak her depremde çok acı bilançolarla karşılaşıyoruz.Ders almak gibi bir derdimiz hiç yok.Bir  hafta sonra bu depremide unutacağız. Ta ki bir sonraki depreme kadar...

21 Ekim 2011 Cuma

MEDYA ,HABER YAPMA,YAYINLAMA KARIŞMAM....

Başbakanın medya mensuplarıyla yaptığı görüşmeden çıkan sonuç bu. Herşeye SANSÜR. Gerekçesi de belli; gözüyaşlı anaları gösterip karşı tarafı sevindirme, halkı galeyana getirme. Peki herşeyi sansürlersek zaten okuma alışkanlığı olmayan bir milletin tek haber kaynağı televizyon iken bilgiye nereden ulaşacak? Karşı tarafı sevindirmeyelim derken başkalarının haber alma hakkını elinden almış olmayacakmıyız?

Üç gündür herşeyi tartışır olduk. Eğlence programları, diziler  yayınlansın mı yayınlanmasın mı?O ünlü şunu dedi, bu bunu dedi.

Gerçekler tüm çığlaklığıyla ortadayken televizyon programlarını tartışmak anlamsız değilmi. 24 fidanı kaybetmişken  kimin umrunda.Bugün bu programları yayından kaldırsanız ne olacak. İki gün sonra kaldığınız yerden devam etmeyecek misiniz? Şarkılar, türküler söylenmeyecek mi? Yaşlısı genci evlilik programlarında kendilerine münasip bir eş aramayacak mı?

Ateş düştüğü yeri yakar demişler.Biz kaldığımız yerden devam ederken hayata o halkı galeyana getirir diye göstermediğiniz gözü yaşlı analar , yavrusunun ölüm haberi geldiği dakikada yaşıyor olacak. Çünkü o an ,o ana  için hayat evladıyla birlikte yitip, gitti.

20 Ekim 2011 Perşembe

BU ÇOCUKLAR HEPİMİZDEN HESAP SORACAK.....

İki gündür aynı acıyla yanıyoruz hepimiz.Sessizce izliyoruz televizyonda yakaran anaları, eşleri, çocukları.Hepsi "Vatan Sağolsun" diyor,bir evladım daha var o da vatanı için çarpışır diyor.Yutkunamıyoruz.Sadece bakıyoruz.

Bir asker yanında bir hemşire ile kapılarında göründüğü an o ateşin evlerine düştüğünü anlıyolar.Onların bayramı bundan sonra şehitliklerde geçecek.Hayat bundan sonra akmayacak.

Peki biz bu yaşananların neresindeyiz?Ne yapmıyoruz yada neyi yanlış yapıyoruz da bu gençecik evlatları toparağa veriyoruz?Bu ailelerle yüzyüze gelsek ne söyleyebiliriz? Ben kendi adıma utanç duyuyorum.Sessiz kaldığım için , olanlara tepki vermediğim için, nerden başlayacağımı ,neler yapabileceğimi bilmediğim için.

Aktütün karakolu bugüne kadar 44 şehit vermiş. İlk yapılan saldırıdan beri demek ki hiçbirşey yapılmamış.Her saldırının ardından şehit haberi almışız 3-5 gün televizyonda izlemişiz ve hayat devam etmiş. Nefes filminde dediği gibi bizler onları sadece 45 saniye anmışız.

24 şehide resmi tören düzenlenmedi.Hepsi albayraklı tabutları içinde memleketlerine uğurlandı. Sayı o kadar büyük ki yanyana canını vermiş evlatlarımızı yanyana koyup uğurlayamadık.

Bu bizim utancımız, bizim ayıbımız olsun.Bir gün karşılaşırsak eğer neden derlerse bize ,neden koruyamadınız bizi derlerse vericek bir cevabımız yok maalesef....

19 Ekim 2011 Çarşamba

döndüm, geldim yaşasın....

Bir arıza mı oldu ne oldu yazı ekleyemedim ama halloldu sonunda geri döndüm.

Bundan sonra daha aktif olurum umarım.Uzun uzuuuunnn aralar vermem.

Görüşmek üzere...