13 Aralık 2011 Salı

AŞURE ZAMANI

Aşuremizi pişirdik. Sevdiklerimize afiyetle yesinler diye yolladık.Pişiren herkesin aşuresi mübarek olsun,Allah kabul etsin.Evlerimizden bolluk, bereket eksik olmasın.

Eskiden kavanozlara yapılan bu süslemeleri portakal ağacında görünce bende yapmak istedim.Daha farklı süsleme alternatifleri görmek isterseniz kırmızı minderi ziyaret edebilirsiniz.

Gelelim tarife.Herkesin annesinden öğrendiği bir aşure tarifi vardır. Benimki de öyle.Deneyen herkese afiyet olsun.
Aşure:
malzemeler:
  • yarım kg. buğday
  • 1 su bardağı nohut
  • 1 su bardağı kurufasulye
  • 100 gr kuru kayısı, yıkanmış ve ufak ufak doğranmış
  • 100 gr. çekirdeksiz kuru üzüm
  • 1 kg. toz şeker 
  • 1 elma, ufak ufak doğranmış
  • 1 portakal , kabuğunu ufak ufak doğruyorum, meyvasını biraz daha iri parçalar halinde
  • 3-4 adet karanfil
  • üzeri için fındık,tarçın,dilerseniz nar taneleri,hindistancevizi
hazırlanması:
1. aşureyi pişirmeye başlamadan 8-9 saat önce buğdayı büyükçe bir tencereye alıp üzerini 4-5 parmak geçecek kadar  su ile doldurun ve bir taşım kaynatın.Ardından bir gece dinlendirin
2. nohut ve kurufasulyeyi  yıkayıp ayrı kaplara koyup bir gece suda bekletin.
3.  8-9 saat sonra tencerelerin altını tekrar açın, kısık ateşte (buğdayları arasıra karıştırarak) buğdaylar iyice ezilinceye kadar pişirin. eğer tencerelerdeki su azalırsa kaynamış su ekleyin. buğday tenceresinin kapağını taşma tehlikesi nedeniyle açık bırakın.
4.nohut ve kurufasulyeyi ayrı ayrı haşlayın. Ben bu işlem için düdüklü tencere kullanıyorum.Kullandığınız bakliyatın cinsine göre pişme süresi değişebilir. Benim kullandığım nohut ve kurufasulye için 30 dak yeterli oldu.
5. buğday iyice pişip nişastasını saldıktan sonra haşladığımız nohut ve kurufasulyeyi ekleyip 10-15 dak birlikte kaynatıyoruz.Bu arada suyu azalırsa kaynar su ilave edebilirsiniz.Bu aşamadan sonra tencerenizin dibi tutabilir. Devamlı karıştırmayı unutmayın.
6. hepsi pişince  üzüm, kayısı,elma, portakal ve karanfili tencereye ekleyin. 15 dakika daha pişirdikten sonra toz şekeri ekleyin, bir taşım kaynatıp altını kapatın.
7. aşurenin kıvamını kaynar su ekleyerek dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz.
8.aşure soğuduktan sonra kaselere paylaştırıp tarçın,fındık,nar,hindistancevizi ile süsleyin.
Sevgilerle.....

6 Aralık 2011 Salı

ANNESİNİNSEKERİ.COM.....

Bir süredir aklımızda olan bir projeyi nihayet hayata geçirdik.İyi dileklerle çıktığımız bu yolda umuyorumki birlikte çok keyifli anları paylaşacağız.

İlgilenen, yardımcı olan herkese çok teşekkür ediyorum.

Neler yaptığımızı merak edenler varsa http://www.annesininsekeri.com/  adresinde sizi bekliyoruz.
Sevgilerle......

23 Kasım 2011 Çarşamba

BİR SEN ,BİR BEN........

Her sabah bir ayrılık, her akşam bir kavuşma. İki zaman dilimi arasında hasret, özlem...
Nedendir bilmem bu tutkum, bu kelimelere sığmayan sevgim.Sen benim aldığım nefessin, içtiğim su.Hayatsın sen.Seninle hergün yeni bir başlangıç, yeni umutlar, yeni planlar, yeni hevesler, yeni mutluluklar.Daha sayamadığım nice yeni yeni yeni....

Zor kavuşanların sevdası mı bizimki yoksa geç buluşanların mı? Ondan mıdır zamana  karşı bu  yarış?

Reklamda dediği gibi " Hayat paylaşınca güzel" şalalalalaaaaaa.....

Hayat seninle güzel, seninle çoğalınca güzel......

10 Kasım 2011 Perşembe

SAAT 09.05

Atatürk'ü anıyoruz. Minnetle, özlemle.Hepimiz sabah işe geldik.İlk yaptığımız bilgisayarımızı açtık, girdik sosyal sitelere yazdık iki satır mesajımızı. Seni unutmadık Atam dedik.Yüreğimizdesin dedik.Üzerimize düşen görevi yaptık.

Peki kaç kişi saat 09.05'i gösterdiğinde ayağa kalktı? 2 dakikalık saygı duruşunda bulundu.Sanal alemde tozu dumana katan kaç kişi sokakta diğer insanlar umurunda olmadan kornalar çalmaya başladığında olduğu yerde bekledi?

?????????????

Seni saygıyla anıyorum Atam. Dualarım seninle. Mekanın cennet olsun. Lütfen buraları görüp üzülme.Emin ol ki bu ülkenin % 49 'u hala senin izinde....

5 Kasım 2011 Cumartesi

İYİ,GÜZEL,MUTLU BAYRAMLAR....

Üzüntülü günlerin ardından biraz yüzümüzün gülmesi için iyi bir sebep bayram.Sevdiklerimizle bir arada olmak,mutluluğu paylaşmak hepimize iyi gelebilir.Kara bulutları dağıtmanın sırasıdır...

Herkese sağlıklı,sevdiklerinizle birarada olduğunuz, nice güzel bayramlar diliyorum.Hayırlı bayramlar...

23 Ekim 2011 Pazar

KARA BULUTLAR

Kara bulutlar geziniyor üzerimizde. Van'da meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde yüzlerce kişiyi kaybettik.Çok sayıda yaralı olduğunun bilgisi veriliyor. Arama kurtarma çalışmaları başladı fakat elektrikler olmadığı için profesyonel olmayan şekilde ilerliyor.

Deprem bir Türkiye gerçeği.Coğrafi yapı olarak her an deprem olma riski var. Fakat biz bu bilince bir türlü sahip olamıyoruz.Yeterince eğitim yok.Binalarımız depreme karşı dayanıklı değil.Sonuç olarak her depremde çok acı bilançolarla karşılaşıyoruz.Ders almak gibi bir derdimiz hiç yok.Bir  hafta sonra bu depremide unutacağız. Ta ki bir sonraki depreme kadar...

21 Ekim 2011 Cuma

MEDYA ,HABER YAPMA,YAYINLAMA KARIŞMAM....

Başbakanın medya mensuplarıyla yaptığı görüşmeden çıkan sonuç bu. Herşeye SANSÜR. Gerekçesi de belli; gözüyaşlı anaları gösterip karşı tarafı sevindirme, halkı galeyana getirme. Peki herşeyi sansürlersek zaten okuma alışkanlığı olmayan bir milletin tek haber kaynağı televizyon iken bilgiye nereden ulaşacak? Karşı tarafı sevindirmeyelim derken başkalarının haber alma hakkını elinden almış olmayacakmıyız?

Üç gündür herşeyi tartışır olduk. Eğlence programları, diziler  yayınlansın mı yayınlanmasın mı?O ünlü şunu dedi, bu bunu dedi.

Gerçekler tüm çığlaklığıyla ortadayken televizyon programlarını tartışmak anlamsız değilmi. 24 fidanı kaybetmişken  kimin umrunda.Bugün bu programları yayından kaldırsanız ne olacak. İki gün sonra kaldığınız yerden devam etmeyecek misiniz? Şarkılar, türküler söylenmeyecek mi? Yaşlısı genci evlilik programlarında kendilerine münasip bir eş aramayacak mı?

Ateş düştüğü yeri yakar demişler.Biz kaldığımız yerden devam ederken hayata o halkı galeyana getirir diye göstermediğiniz gözü yaşlı analar , yavrusunun ölüm haberi geldiği dakikada yaşıyor olacak. Çünkü o an ,o ana  için hayat evladıyla birlikte yitip, gitti.

20 Ekim 2011 Perşembe

BU ÇOCUKLAR HEPİMİZDEN HESAP SORACAK.....

İki gündür aynı acıyla yanıyoruz hepimiz.Sessizce izliyoruz televizyonda yakaran anaları, eşleri, çocukları.Hepsi "Vatan Sağolsun" diyor,bir evladım daha var o da vatanı için çarpışır diyor.Yutkunamıyoruz.Sadece bakıyoruz.

Bir asker yanında bir hemşire ile kapılarında göründüğü an o ateşin evlerine düştüğünü anlıyolar.Onların bayramı bundan sonra şehitliklerde geçecek.Hayat bundan sonra akmayacak.

Peki biz bu yaşananların neresindeyiz?Ne yapmıyoruz yada neyi yanlış yapıyoruz da bu gençecik evlatları toparağa veriyoruz?Bu ailelerle yüzyüze gelsek ne söyleyebiliriz? Ben kendi adıma utanç duyuyorum.Sessiz kaldığım için , olanlara tepki vermediğim için, nerden başlayacağımı ,neler yapabileceğimi bilmediğim için.

Aktütün karakolu bugüne kadar 44 şehit vermiş. İlk yapılan saldırıdan beri demek ki hiçbirşey yapılmamış.Her saldırının ardından şehit haberi almışız 3-5 gün televizyonda izlemişiz ve hayat devam etmiş. Nefes filminde dediği gibi bizler onları sadece 45 saniye anmışız.

24 şehide resmi tören düzenlenmedi.Hepsi albayraklı tabutları içinde memleketlerine uğurlandı. Sayı o kadar büyük ki yanyana canını vermiş evlatlarımızı yanyana koyup uğurlayamadık.

Bu bizim utancımız, bizim ayıbımız olsun.Bir gün karşılaşırsak eğer neden derlerse bize ,neden koruyamadınız bizi derlerse vericek bir cevabımız yok maalesef....

19 Ekim 2011 Çarşamba

döndüm, geldim yaşasın....

Bir arıza mı oldu ne oldu yazı ekleyemedim ama halloldu sonunda geri döndüm.

Bundan sonra daha aktif olurum umarım.Uzun uzuuuunnn aralar vermem.

Görüşmek üzere...

9 Haziran 2011 Perşembe

Uzun Soluklu Aralar....

Çok kitap okumanın hem konuşmaya, hem de yazmaya faydası olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Peki bu gerçek beni kapsamıyo mu? Ben çok okuyan biri olarak yazmakta neden zorlanıyorum? Neden cümleleri kuramıyorum? Okul zamanlarımda yazdığım denemeler sanki benim değilmiş gibi.Sanki kelimelerimi kaybettim.Uçup gitmişler benden habersiz.

Peki çözümü nedir? Daha çok okumak mı?Yoksa daha çok yazmayı denemek mi? Kelimelerimin yerini sorsam bilen çıkar mı acaba?

Uzun soluklu bir aradan sonra burdayım.Bir kısmı zorunlu ayrılıktı. bir kişinin yaptığı saçma bir hatanın bedelini bütün kullancılara ödettiler. Neyseki sorun halloldu. Bir kısmıda benim işlerim, tembelliğim, bahanelerimden kaynaklandı. Bundan sonrası ne olur bilemiyorum.Hiçbir şey için söz vermiyorum.

Bu blog sadece kendim için.Okuyan var mı  derseniz kendimden başka kimse yok:)))) O nedenle büyük vaatlere gerek yok.Neler yapacağıma da henüz karar vermiş değilim. Zamanla , içimden geldiği gibi şekil alır diye ümit ediyorum:)))

Huzurlarınızdan ayrılırken iyi, güzel, mutlu kalın diyorumm...

24 Şubat 2011 Perşembe

HER GÜN YENİ BİR GÜN

Günler birbirini kovalıyor nereye gittiğini bilmeden. Sabah kalkıp tv'yi açtığımızda görüyoruz ki gündem yine değişmiş. Biz daha bir öncekini kabullenememişken.Dünya değişiyor. Heryerde bir isyan, bir kargaşa.Depremler , sel felaketleri. Bu yaşlı yerküre de dayanamaz oldu üzerindeki yüke , sırtındaki ağırlığa.Hafiflemek ,rahatlamak istiyor belki de.O yüzdendir bu kadar hareketlenip sirkelenmesi.Kimbilir...

Bize isyanıdır belki de ona iyi bakmadığımız için. Havasını, denizini , toprağını , doğasını kirletttiğimiz için. Kimbilir...

Bu sabah yağmur var buralarda.Hava soğuk ve karanlık. Biraz insanın içini karartan cinsten , ülke gündemi gibi.Ama biliyoruz ki hepimiz her yağmurun ardından güneş doğar.İçimizi ısıtır , yüzümüzü aydınlatır.Her gecenin ardından gündüz, her karanlığın ardından aydınlık gelir...Yeterki inancımız hep olsun......

13 Ocak 2011 Perşembe

Kendim İçin

Bloglarla tanışmam sanırım 4-5 yıl öncesine dayanır. O günlerden beri takip isteğim blogların zaman içinde ne büyük ve güzel işler başardığına tanık oldum. Onlarla sevindim, mutlu oldum. Bir kısmı evlendi.Evli olanlar bebeklendi:)))Aileler genişledi.

Acaba yapabilir miyim düşüncesi o günlerden beri aklımda.Nedense ilk adımı bir türlü atamadım. Bugüne kadar.

Sabah işe geldim. Evet bugün bir başlangıç benim için dedim ve sayfamı açtım.Kendi kendime bir de açılış kutlaması yaptım sıcacık bir çay eşliğinde. Belki bir gün misafirlerim olur onlara da ikram ederim.Kimbilir.Belki de kimse olmaz kendi kendimi ağırlarım:))))

Bu blog benim günlüğüm bundan sonra. Eskiden günlükler dolaplara saklanır özel anahtarlarla kilitlenirdi. Şimdi tam tersi. Paylaştıkça keyif veren bir hal aldı.

Yazdıklarımda bir bütünlük aramayın. Biraz ordan biraz burdan olucaktır.Tam ne yapabileceğimi bilmiyorum. Bugün sadece bir adım attım.Umarım arkası iyi,mutlu ve güzel gelir.....

Kalın sağlıcakla.....

Nerden Başlasam

Nerden başlasam,nasıl anlatsam kaç kişiydik o zaman?

Yakında görüşmek üzere.....